image/svg+xml
image/svg+xml

Dergimiz

BİZ KİMİZ?

              Edebiyat, sözlüklerde “Duygu, düşünce ve hayallerin okuyucuda estetik zevk oluşturacak şekilde dil ile ifade edilen sanat ve bilim dalı.” olarak tanımlansa da aslında edebiyat bu tanımın çok daha ötesinde. Daha önce hiç tatmadığımız duyguları tatmamızı, hiç karşılaşmadığımız olaylarla karşılaşmamızı, daha önce hiç gitmediğimiz yerleri görmemizi, kendimizi ansızın geri dönülmesi mümkün olmayan ya da henüz gerçekleşmemiş zamanlarda bulmamızı sağlayan bir araçtır. Edebiyat ve sanatın amacı insanların dışa vuramadıkları duygularına tercüman olmaktır. İnsanlar, edebiyat sayesinde kendi yaşadığı duyguları başkalarının da yaşadığını görerek içlerindeki yalnızlık hissini bastırabilmektedir. Biz de edebiyatın üstlendiği bu önemli görev vasıtasıyla insanların dışa vuramadıkları duygularına dokunmak için bir yola çıktık.

              Edebiyat, dilsizin sözü; sanat, amanın gözüdür. Edebiyat; Veysel’in sazı,  Mecnun’un sevdası, Yaşar’ın Memed’i, Sabahattin’in Yusuf’udur. Sanat; Osman Hamdi’nin kaplumbağaları, İbrahim Çallı’nın Üsküdar’ı, Abidin Dino’nun mutluluğudur. Sözün özü, sanat hayattır ve hayat için yapılmalı, toplumun gerçeklerini yansıtmalı ve halka ışık olmalıdır. Halkı anlatan gerçeklerden beslenen birçok eser asırlara meydan okuyarak günümüzde de kalıcılığını devam ettirecektir. Çünkü halk bu eseri benimseyecektir. Halkı halkın diliyle anlatmaya çalışan, sanatı bir araç olarak kullanan, halkı aydınlatmak için sanata başvuran bir edebiyat anlayışı hakimdir. Yalnız aşktan, umuttan değil zulümden de bahsetmelidir. Ve biz “toplum artık edebiyatın malzemesi olamıyor” diyenlere karşı, ‘’Toplum edebiyatın ta kendisi olmalıdır.’’ diyebilmeliyiz. Sözleri süsleyip göklere çıkartanlara, o göğün altında yaşayanları göstermeliyiz. 

              Biz, eserlerimizi okuyanların boş hayallere kapılmasını istemiyoruz. Bizim yazılarımızdaki olaylara kimse “Öyle şeyler sadece kitaplarda olur.” diyemeyecek, üzgünüz. Bizim aşk hikâyelerimiz tozpembe değil. Çünkü aşk her zaman tozpembe değil. Bizim savaş hikayelerimiz her zaman zaferle bitmiyor, bizim hastalarımız her zaman iyileşmiyor. Birinci ağızdan yazılan ve ölümle sonuçlanan hikâyelerimiz, baş karakterimiz öldükten sonra üçüncü şahıs tarafından devam etmiyor. Hikâyenin son cümlesi yarım kalabilir, hatta kelimenin tamamı bile yazılmayabilir bizim sonlarımızda. Karakterimiz son nefesini verdiğinde bir harf bile yazamaz çünkü. Sonu olmayan hikâyelerimiz var bizim.

              Hani derler ya “Edebiyat yapma!” diye. Gerçekten herkes edebiyat mı yapıyor? Elbette yapmıyor. Edebiyatı yapan kişinin kendi tarzı olmalı, o tarz ile düşünce ve duygularını diğer eserlerden ayırmalıdır ki ona edebiyat diyelim. Biz de kendi içimizdeki edebiyatı çıkarmak, kendimizi sanatla doldurmak istiyoruz aslında. Sade ama içtenlikle oluşturduğumuz güçlü ve üreten bir dergiye önayak olmak, sayfalarını beraber çevirmek istiyoruz.

              Dergimizde başta edebiyat olmak üzere bütün sanat dallarını iç içe kullanarak, duygularımızı sanat yoluyla dışarıya çıkarabileceğimiz, aynı zamanda kendimizden ve yaşamımızdan yansımalar bulabileceğimizi düşünüyoruz. Etrafımıza baktığımız anda sanat ile iç içe buluruz kendimizi. Hatta gözlerimizdeki umut ışığının nedeni sanatın ta kendisidir. Umut, mutlaka bizi bir yerde bekliyor. Bu dergi sayesinde duygu, düşünce ve kelime dağarcığımızın gelişeceğini hem de dergimizin fikirlerimizi birbirimize aktarma yolunda bir köprü olacağını temenni ediyoruz.

              Bu edebi serüvenimizde bizlere umut ışığı olduğunuz için çok teşekkür ediyoruz. Gelin kendimizi günlük hayatın prangalarından kurtarıp ruhumuzu dinlendirmek için soluklanalım ve ruhumuzu dinlendirecek yegâne araç olan sanata yaslanalım.

              İşte sanatın bu özelliklerinden hareketle biz Kese Dergisi ailesi olarak siz sevgili okuyucularımızı bizimle yeni dünyaları keşfetmeye davet ediyoruz. 

Keyifli okumalar, keyifle okumalar...